Kaçımız kendimiz gibi davranabiliyoruz ki bu dünyada? Bence hepimiz biraz eksiğiz bu konuda.
Ben şahsen uzun uzun kendimi anlatmayı çok severim ama tabi ki yüzyüze değil. Çoğu zaman zor kurarım cümlelerimi. Düşüncelerimi olduğu gibi aktaramam. Bu benim en büyük eksikliğim olabilir, evet.
Düşüncelerini ve hislerini direkt olarak aktarabilen insanlara aşırı bir hayranlığım olduğu da doğrudur. Şuan içimde his patlaması yaşıyorum. Bir blog açıp düşüncelerimi hislerimi yazmaya çalışmak benim için bir ilk ve adapte olamıyorum fuck the world system!!!!!!!!!!!!!
Yorgunum fazlasıyla.
Beynimin düşünce havuzunda boğuluyor gibiyim. Sende de oluyor mu bu -'DÜŞÜNCELERİNİ KONTROL EDEBİLME'- hissi? Ben bununla her gün uğraşıyorum da..
Arkada s*ktiri b*ktan bi piyano sesi var. Güya rahatlatsın diye açtım ama nerde- keman da eşlik ediyormuş, bak sen.. Benim laptobun boşluk tuşu da zor basıyor bu arada onada çok takıldım şuan.
Abartısız 1 saattir instagram'a story atmak için uğraşıyorum. Peki neden? Çünkü çok güzel olmak zorunda renk uyumu içime sindiği gibi olmalı haha komik değil mi? Resimde şu , alta ekleyeceğim yinede anlatayım; Kahverengi bir sehpanın üzerinde, minyatür yapay iki tane ağaççık.. Birisi lila diğeri bordo renk. Tam ortalarında da kahve fincanım. Kafayı yedin sanırım kızım bu saçma şey için de saatlerce düşünmezsin. Sonuç? Paylaşmadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder